11 Mart 2012 Pazar

25.yıl yazısı :)

2 gün sonra kreşimiz 25 yaşını kutlayacak... ben buna çeyrek asır diyorum açıkçası daha romantik geliyor kulağıma...bu geçen seneleri bir yerlere yazmış olsaydık ya da kreşin dili olsaydı neler anlatırdı, neler derken, ben biraz yazayım dedim bilmeyenler dinlesin, bilenler hatırlasın yaşayanların yüzüne bir kere daha bir gülümseme yerleşsin...
Bebeğim kreşle ilk tanışmam 1 şubat 1997 akşam 19:05 ti..bu tarihi hiç unutmadım..kapıyı ayla açmıştı bana..doğal olarak herkes akşam saati veli beklerken kapıda şaşkın ve yardım edin gözleriyle bakan birini görünce de hiç tereddütsüz içeri almışlardı..o zaman da “kreşimize çat kapı gelinmez” diye bir kural eminim vardı ama dediğim gibi benim halim de çat kapı gelmekten başka çaresi olmayan bir görüntüdeydi...

O Pazartesi tuna ( şimdi 18’ine bastı...) kreşe başladı...soğuk bir şubattı şimdiki kadar olmasa da bir hafta boyunca kar yağmıştı..ama ben azimle oğlumu kreşe getirdim... evde onunla birlikte 2 sene kalmaya o kadar alışmıştım ki..ilk bırakıp eve geldiğimde koridorda yarım saat bir aşağı bir yukarı dolaştığımı hatırlarım..sonra dayanamayıp telefon ettiğimde tüm kibarlığı ve anlayışlı ses tonuyla o zamanki müdür Sevinç Hanım bana herşeyi bir bir anlatmıştı..sanırım bir daha da pek aramadım, sesi içime iyi gelmişti..

Tuna ilkokula gidene kadar kreşte kaldı..ilk lokmasını kreşte çiğnedi..sadece püre yiyebilen bir çocuktu..Aylanın her öğlen onun yavaş yavaş yemek yemeye alıştırdığını hissediyordum..sonra bir gün bana bu Cumartesi oğlunu Mc Donald’s a götür dedi...kızarmış patetesi büyük bir keyifle yediğini ağlayarak seyrettim, herkes tuhaf olduğumu düşünmüştü, ama umrumda değildi...mutluydum.

Tunanın altı kreşte açıldı...çok sabır istiyordu..çünkü Tuna konuşamıyordu, ama nasıl olduğunu hala anlayamadığım bir rahatlıkla o yazı geçirdik...

Ben de kreşin bir parçası olmuştum artık işten kalan zamanlarımda şimdiki bebek odasının bir köşesinde aylanın çayına yemeğine eşlik etmeyi herşeyden çok seviyodum.. O zaman o oda aylanındı , şimdi bebeklere verdi...onun odasıyken bir kanepe vardı, eminim o dönem her veli bir kere oraya oturmuş hem çay içmiş hem anlatmış ve derin bir nefes alıp rahatlayıp oradan çıkmıştır...o köşenin ve koltuğun hep bir sihri olduğuna inanmışımdır...

Herkesin hayatında unutmadığı yıllar vardır, benim hayatımda tunanın kreşte olduğu yıllar öyleydi...ilk pijama partisine sanırım bütün odasını taşıyıp getirmiştim, büyük bir kibarlıkla da öğretmenler getirdiklerimi alıp ertesi gün tunayla birlikte geri vermişlerdi...

Kreşin her zaman bir günlük düzeni vardı, hala da var, sadece yıllar geçti ve biçimler değişti...ama içinde yaşayanlar için pekçok şey hala aynı...

Tuna okula başladıktan sonra onun hayatı başka bir yöne gitti ama benim için kreş aynı güzelliği ile devam etti...artık kapının öbür yanında olmanın da keyfini sürmeye başladım...

Geçen yıllar içinde defalarce kreşimizi boyadık, renkten renge, duvar kağıtlarından bordürlere döndük...

Defalarca perdelerimizi yastıklarımızı değiştirdik, bazen diktirdik, bazen çok beğendik satın aldık...

Defalarca halılarımız değişti, beyazdan maviye, kırmızıdan bordoya her rengi sevdik...

Mutfağımızda rafların ilk yapıldığı günü hatırlıyorum...şimdi kavanozların çeşit çeşit çayların durduğu o raflar...yıllar içinde ne tavalar, ne tencereler, ne tabaklar seçtik sevdik, kullandık, yeniledik...

O küçük bahçenni her yerinde şemsiyelerle çardaklarla hatta kilimlerle ne partiler yaptık ne piknikler..

Sardunyalar hiç değişmedi..renkleri de..ayla onları her zaman çok sevdi..her pencereden bakınca görülsünler diye her baharda özenle diktik onları...

Her yılbaşında ağacımızı süsledik, kurabiyeler yaptık..yeni yıla hep yeni bir başlangıç yaptık...her ne ol ursa olsun...

Ne yemekler yapıldı, ne sofralar kuruldu,yaşasın pırasa var çığlıkları ilk bizim kreşte duyuldu...

Kedilerimiz oldu, köpeklerimiz de..onlarla oyuncak paylaştık, bahçede koşturduk, hatta yastık altına beraber oyuncak sakladık...

Hastalandık bazen..sıra sıra yatakları hatırlarım salonda...mentol ve limon kolonyası kokusunun içinde herkesin başında ya aylanın ya da bir öğretmenin muhakkak beklediği..ki o yatakların adı prens ya da prenses yatağıydı muhakkak...

Yıllar içinde çok kişi geldi gitti..herkes bir şeyler yaşadı...her zaman çok mutlu geçmedi günler tabii ki...suların patladığı, kaloriferlerin bozulduğu, günler de oldu...günü zor bitirdiğimiz, sabahı zor başlattığımız...

Ama 25 yıl oldu...herşeyiyle..yazmaya ve anlatmaya niyet ettiğinizde asla yetişemediğimiz, zihinimize ve yüreğimize yerleşmiş ve orada kalacak olan...önemli olan da bence bu..herkesin yüreğinde kendi yaşadığı bir bebeğim kreş oldu...sadece bebekler ve çocuklar değil, pek çok yaşam güne bebeğim kreşle başladı yıllar boyunca...

Bilmeyenlere anlatmak istedim, pek olmadı ..kolay değilmiş gerçekten , ama şunu söyleyebilirim..hani hepimiz oturup arada kendi yaşamımızın muhasebesini yaparız ya..işte öyle bir anda kreşin hayatınızda hiç var olmamış olmadığını düşünün...yüzünüz asılacak, ve içinizde tuhaf bir ürperti oluşacak...sonra bunun gerçek olmadığını hatırlayıp derin bir nefes alacaksınız... iyi ki varmış diyeceksiniz...Tıpkı benim yaptığım gibi...ve o keyfi yaşamaya devam edecek olmanın rahatlığı ile hayatınıza devam edeceksiniz...pek çoğumuz gibi...

İyi ki doğdun diyorum bizim kreşe..hayatında olmama izin verdiğin için minnetimle birlikte...

Aslında bebeğim kreşi anlatırken en başında demem gerekeni sanırım en sona sakladım...

Bizim kreşi 25 yıl önce iyi ki kurmuş ve her ne olursa olsun kim ne yaparsa yasın ondan vazgeçmemiş olan Aylamm can dostum, ailem, ablam, canımın yarısı...bütün yaşananlar sen olduğun için gerçekti..bu güzellikte...bu saflıkta..ve bu inançta...hani senin bir yazında dediğin gibi küçük pastadan bir ev olarak...renkli, taze, ve farklı...
ve "Burak abi" ile...herkesin bir Burak abisi yok, ama kreştekilerin var, onlar da büyüyünce öyle olacaklar...bu şansın da çok farkındalar...
Umarım yıllar içinde yeni hikayeler yazılacak..biz de dinleyeceğiz..yüzümüzde gülümseme...içimizde  yaşanmışlıkların verdiği o değişmeyen iç huzuru ile...
Sevgiyle
lerzan