12 Şubat 2011 Cumartesi





Location:Bahar geldi gibi :)))

10 Şubat 2011 Perşembe

Ayla nın kargası


ayla'nın kargası :)))


Canım karga
Sen her sabah uğra
Kedimizin mamasından
Çocukların simitlerinden
Sana koyduğumuz ekmekten
Hepsinden çekinmeden ye


Her gece camdan bizi gözetlesen
Her sabah uykudan kalkışımızı bilsen
Bütün bunları hergün rapor etsen de


Sen bizim kargamızsın
Bekleriz her sabah camın önüne
Ayla nin kargası olsan da
Bir adın var sevgili Gevezeee :)))

9 Şubat 2011 Çarşamba

evli :)

tutsam kaçacak 
çağırsam gelmez 
git desem gitmez 
arada kafasını uzatır 
arada yuvaya sığınır 
bilin bakalım bu nedir ???? 
gözü bir başkasına takılmış 
ödü patlamışından 
ama da renk vermeyeninden 
evli bir adamdır 
bu adam türüne ne yapılır 
adam hangi kapıdan atılır 
baca açık mı bırakılır 
karısına ne denir 
yoksa sessiz mi kalınır 
kadın kocamı çaldılar tipi midir 
yoksa beğendiysen al git, 
bi borcun yok!! feministi mi 
çaldılar derse, adam salak 
al git derse ve alırsan 
sen salak 
yukarı sakal 
aşağı bıyık 
ortası aşk mıdır ??

sevgiyle, Kasım 2010 
ayla 

8 Şubat 2011 Salı

 
Eşek ve Hoşaftan yola çıkarak


İçimden tam tamına eşek hoşaftan cümlesi geciyorken durdum; kızgınlık, öfke ve/veya kırgınlık herneyse bu duyguların davranışsal tepkilerini vermek yerine, genelde bircok kadının yaptığını yaptım.
Mutfağa gittim ve temizledim :)
Aslında diyette olmasam bir paket çikolataya gözünün yaşına bakmadan midemde yer ayıracaktım. Sehnaz korkusundan (arkadaş ama diyetisyen :) yiyemedim.
Kalbi kırılan insanların ağlama, küsme, çok yeme, başkalarıyla konuşma alternatifleri vardır. Ancak bu biçimler gittikçe benim hayatımdan çıkıyor. Hava kararınca cam kenarında sigaramı alıp köşemde olmak istiyorum.
İnsanların genelde ihtiyaçları süresince kullanılmaya, kullanılma zamanı içinde kusursuz ve doğru bilen kişi olmaya, sonrasında da klasik olarak çoğu insanın yaptığı ve yaşadığı gibi anında satılmaya alışkınım.
Bu beni yaralamaz.
Yolların ayrılma noktası vardır. İnsanların bu yaşamda birbirlerinden alacakları bittiğinde, kopuşlar her zaman aynı tonda olmaz.
Kişilerin açıklarına, güçlenmesi gereken duygularına, egolarına ve daha bir sürü spiritüel duruma göre değişir.
Bırakmak en güzelidir. Hele de bırakmayı biliyorsanız.
Aslında bırakmak, hayır demekle eşdeğerdir.
Ki , hayır demek ve bırakmak zorlukların üzerinde bir güç gerektirir .
İnsanların birbirlerine çamur atmadan, ya da kendini üzülen, kalbi kırılan, zavallı, haksızlığa uğramış, anlaşılamayan iyi kalpli kişi yerine koymadan ayrılmaları çok nadirdir.
Bu, karşıya geçmek için binlerce yol varken, illaki sabahın yoğun saatinde birinci köprüde ısrar etmek ve illaki düz yoldan gitmek için bahaneler bulmaktır.
Çünkü bu, insana gunün ilk saatinden itibaren yorgun ve zorlanmış olmanın üstün haklarını taşıdığı duygusunu yükler :)
Ancak herşeyde bir sınır vardır ki,  bu, karşıdakinin insan üstü olmadığı noktasına gelir dayanır ve hiç ummadığınız bir anda eşek hoşaftan ne anlar cevabını alma durumuyla karşılaşırsınız, hiç ummadığınız bir insandan...
Geçmisi, dostlukları ve değerleri harcarken çok müsrif olmamak gerekir.
Evrenin kredi notları bunlara göre düzenlenir....
Ve buna birçok öğretide hak denir !
Sevgiyle, Şubat 2011
Ayla


iPad’imden gönderildi