23 Şubat 2011 Çarşamba


Karşıya !! gecmek ...

Dışarı ciktim bugün :) niyet gayet iyi. Karşıya geçeceğim

Bir dolmuş kadıköy. Öncelikle vapur hayalim var. Bir koşu gidip jeton alacağım sonra bir gazete. Hemen üst kata çıkıp cam kenarı kapılacak ve gelen tepsiden bir çay alinacak.
Dolmuşdan indim. Bir derin nefes. Yıllar var karşıya geçmeyeli.
Dakka bir gol bir, aaa tuhaf jeton makineleri var. Oraya bas burayı okeyle. Para üstü ve jeton versin ilerle.
Neyse dedim ümidini kırma. Vapura bindim. Camdan bakmaya martıları görmeye hevesliyim. Tuhaf bir yabancılık var.
Martı filan göremeden, hatta yandakinin gazetesine tebelleş olmadan ve de çaya fırsat bulamadan, bı acemilik oturdum.
Geldik ve indim. İtisip kalkışma da yok.
Tamam. Karaköy börekçileri ve çay içme hevesini de geçtim. Tuhaf yemek yerleri var. sevimlilikten çok uzak.
Taksiye bindim. Adamcağız Sultanahmet'e tam meydana giremiyoruz artık dedi. Peki dedim. Bari babaiali yokuşu olsun.
Yokuş filan yok. Duvarlar betondan yapılmış bölmeler var.
Neyse. Zar zor il müdürlüğüne girdim.
İste o zaman gecmişi bir daha bulamayacağımı net olarak anladım.
Sirin boyalı binanın ici, eski görüntülü ve tuhaftı. Neşeyle girdiğimiz, il müdürünün gülerek ve ayağa kalkıp medenice bizi karşıladığı yerde, iletişimin oluşamayacağı hava heryeri sarmıştı.
Bir zamanlar isimizi ne kadar dostça paylaştığımızı düşündüğüm o binada başka insanlar, başka görüntüler vardı.
Orada görevli olan öncesinde birkaç kez telefonda gorüştüğüm benden oldukça küçük bir elemana ismiyle hitap ettim. Yanındaki baayan herhalde ,,siz ,, diyecektiniz dedi.
Güldüm ciktim. Sen demeye, samimiyet sınırının aşılması anlamının yüklendiğine uzun zamandır rastlamamıştım .
Kreşte çocuklarımın bana yıllardır ,,sen,, dediği düşünülürse :)))
Çıktım . Sultanahmet'e yürüdüm. Köşedeki Sultan bar biraz daha yenilenmiş bana bakıyordu.
Berbat bir türk kahvesine ve bir suya on tl verip, uzaklaştım.
Çocukluğumun geçtiği çagaloğlu, babaiali yokuşu ve Cemal Nadir sokaktan aşağı yürüdüm.
Dönüşte vapurda çay ve simit hevesim kursağımda kalmasın girişimiminde hayal kırıklığı ile son bulmasına, modern çay yeri ve garson kılıklı biri yardımcı oldu.
Cam kenarında yer kapıp, birinin bağırarak dolaştırdığı, karşılıklı al gülüm ver gülüm olup, paranin üzeri olan bozukluğun getirene bırakıldığı o komik meselede yoktu.
Yedim ictim ve vapurdan indim.
Kadıköy e geldigimde arkamı dönüp martılara bakmak istemedim.

Ve benim gençliğimde cümlesinin tam olarak ne anlama geldigini bugün harfiyen idrak etmiş bulunuyorum.
Nerde o eski günler sözü her zaman kullanılmamalı ancak bugün yaşadıklarım ve gördüklerim karşısında başka bir cümle bulamıyorum.

İlk is kavaklara doğru boğaz turu yapmak, acaba orda da boyle ruhsuz, renksiz ve yersizlikler var mı?
Yoksa bir tarafından kaçırmadan yakalayabilir miyim ?

17.şubat.2011
Perşembe, ayla


- Posted using BlogPress from my iPad