15 Haziran 2011 Çarşamba

Lerzan ve Nur hanım :))) yani yeni idolüm .. birkaç yıl sonra onun kadar hayat dolu olmayi, onun gibi detaylardan hediye yaratıp, insanın evettttt bak neyi farketmiş beni seviyooo dedirtebilmeyi, hala kalemlerimin her birini tadına vara, vara anlatabilmeyi, işimi en iyi sekilde yapabilmeyi ve bunu yaparken, duygusallığımdan hiçbir şey kaybetmemeyi, anı yakalamayı bırakıp en kısa anlardan koca bir demet yapmayı istiyorum ve bütün bunları ve fazlasını yapan birini tanıyorum üstelik :)



- Posted using BlogPress from my iPad
İnanmak

İnanmak; hayata renk, ses, desen, duygu, coşku katmanın uzun vadeli yolu. Kısa olmayan yaşamımda izlediğim, sebep sonuclarına şahit olduğum, oldukça cok sayıda insan var.
Bunların icinde tabii ki genç olan, hayata atılan, ya da gerçek anlamda büyümeye niyet etmiş cocuklarım en başta yer alıyorlar.
Aslında çok örnek var ama ben öncelikle bir kişiden bahsetmek istiyorum .

7.Haziran.2011 salı :)
En güzel günlerimizden biri. Mutlu muyuz? Evettt
Ancak bir minik ama'sı var. Sevincin, mutlu olmanın daha derininde daha ötesinde olan. Farklı bir rengi farklı bir tonu var bu duygunun.

Sevgili dostum, yaşam kardeşim, oğlumun yarı anası hemi de arkadaşı ....
yenilen tırnakların sonunda , o gün girilen doçentlik sınavını başarıyla bitirdi ve cübbesini giydi...
Telefonda sesini duydum; aylam bitti :) dediği anda cok şey gözümün önünden geçti.
Herşey bitip lerzan eve geldiginde oturup çaylarımızı içerken , ikimizde bunun ünvanla alakalı olmadıgını biliyorduk.
Geçirilen günler, aylar ve hatta akşamları birlikte cam kenarında otururken geçmeyecek gibi duran yıllar .
Arada lerzan ; ah aylam bu enkarnasyon bitti. Bak diyorum sana ... diye bilmiş bilmiş tekrarliyordu.
Ama sıkça da; Ben ise yaramak istiyorum. Okuduğum , öğrendiğim onca bilgiyi, yıllar icinde ruhuma yaşattığım değişimlerin tecrübelerini , kafa göz yara yara "pekii" diyebilme noktasına varan ve bundan memnun olan sefkatli sabrımı, heyecanlarımı , tepinmelerimi dönüştürürken şekerimin tavan yapmasıyla verdigim savaşın bana kattıklarını , insan bu kadar zordayken, benim genç yaşamlara birseyler katma isteğimi ne yapacagım ?????

Evet ! Öyle veya böyle bizler icin uzun bir dönem zor geçmişti .

Konunun en acıtan tarafı , lerzan da olan o inanılmaz potansiyeli görmeyen , inanmayan ve onu kendi çıkarları doğrultusunda aşağı çekmeye çalışanların en yakınları olmasıydı .

Bir adım sonrasında 3 yıl özveriyle çalıştığı bir özel üniversitede dönen entrikalar ve şartların onu daha da yorması , ümitsizliğe itmesiydi.

Ve lerzan herseyi, tüm akademik kariyerini bir kenara bıraktı.
Sabah 7.00 olmadan kreşe girdi. Aksam 7.30 da eve döndü .
Gün icinde cocuklara kahvaltı hazırladı. Heyecandan gece uyuyamadı ertesi gün ne hazırlasam diye. Sonra bu yemekleri ayla nın üzerinden almaya ve gayet neşeylen gunu geçirmeye dönüştü.
Hatta eğlenceye dönüştürülmüş , birlikte pazar temizlikleri yapmaya kadar geldi is :)

Cocuklar lerzani seviyorlardı . Öyle yardımcı doçent, iki dil , mba seklinde batıyı, vastu veda, astroloji ,reiki ile dogu felsefesini yutmus hic de umurlarında degildi. Lerzaaannnn tuvletim geldiii lerzannn susadım, acıkdım, düştüm, beni uyut, kucağına al, resmime bak, elbisemi begen ...
Lerzan abla koş cocuklarında yanında dur...
kapıda telefonda velilerle sohbet, onların aksam kahve sohbetleri ..

O lerzannnn di ve seviliyordu :)

Etrafı onun geçirdiği bu süreci anlamayacak ve onun kalbini kıracak hatta zaman zaman Köseye sıkıştırmaya çalışacak kadar bencildi.
Onun hayatına katılan bu duygu yükünün , ha gayret tekke egitiminin ruhuna işlediklerini umursamiyorlardı.

Birgün kresteki herseyi tam zamanlı ve kusursuz yaptığını farkettigi anda; ah aylam artik telaşsız , kendimi kaptırmadan,ego mu beslemeden, herseyi yapabiliyorum galiba benim de gitme zamanım geldi dedi :)))
Güldük :) daha oncesinde de boyle birkaç güzel ayrılık olmuştu.

O sırada ben özel oldugundan emin oldugum, görmesem de hep dostum bildigim bir güzel insanla tanıştım.

Astrolog Sibel Aydın

Sibel benim haritama bakarken, lerzanla ilgili üzüntümü anladı ve onun haritasına baktı.
Lerzan gidiyor. Ve Kıbrıs a gidecek. Onun icin çok iyi olacak dedi.

Bunu söylediğinde ortada Kıbrıs adı altında rüya bile yoktu.

Aradan birkaç ay gecti. Lerzan bir konferans icin Kıbrıs'a gitti.
Eski sevdiği hocalarını görmüştü,

Hayat lerzan icin o anda güzel bir yol çizdi. Biz de o yolu anladık ve Kıbrıs a taşındığında Sibel in cok kulağını çınlattık :)

Evet hayatımızda cok iten, kakan, üzen , sınav yasatan insan oldu. Aynı sekilde sevdiğimiz, dost bildigimiz inci tanesi zerafetinde ve sağlamlığında insanlar var.

Lerzanim docentligini aldığı gece bir insana çok dua ettim. Hiç görmediğim tanımadığım ancak hayatının da kolay olmadıgını duydugum birine.
Lerzan a bir kere gördüğü halde, araştırıp, güvenen, ilerlemesine set olmayan, yaptıklarının degerini bilen ve ondaki bu inanilmaz potansiyeli anlayan, hepimizin hayatına mutluluk ve nefes arası katılmasına sebep olan kisiye, öyle cok dua ettim ki. Gören yenicami de sıkı bir egitimden geçtim sanırdı.
Çünkü tesekkur yetmezdi. Olmazdı.
Bütün iyi dileklerimiz ve dualarımız onun icin oldu.

Güzellikler arka arkaya gelir ya ( bazennnn ) üstüne üstlük lerzanin cok eski hocası Nur hanımı tanıdım.
Vee yıllardır idolüm olan Betül Mardin den hemen vazcaydim.
Ben onu coşkuyla dinlerken, o lerzani anlatıyordu
....... Öğrencilik yıllarında 100 alan ve o gün jürisinde olduğu, gözleri dolarak anlattığı talebesini :))

EVET .. En başa dönersek burdan alınacak tek bir ders var.

Eğer hayatta bir noktada tıkanır ve en yakınlarınız tarafından anlasilmazsaniz , kendinize inanın . İnançla yürüdüğünüz doğru yolda her zaman yasam dostlarınız, el uzatanlariniz ve illa ki sizi sizde görüp inananlarıniz olacaktır .

Bize oldu da :))))





- Posted using BlogPress from my iPad