9 Şubat 2012 Perşembe

miyavlamamak lazım ....

hayattan ders almak diye bir mesele vardır. yaşadıklarından çıkarttıkların, ileride yaşayacaklarına ışık tutsun diye aklından gönlüne transfer ettiklerin. 
ya da etmen gerekenler. 
hani bazen akşam uykun kaçtığında kafanda üşüşen düşünceler olur, işte onlara tek taraflı bakmamak lazım.
yani o bana bunu yaptı, aslında şu bana bunu yapmasaydı bende böyle yapmazdımlar ..
hayat bana acımazsız davrandı, şansım yok mutsuzumlarla kendine acımalar..
ben ne iyi kalpli ve saf bir insanım, insandımlar..
bunlara gerek yok. 
bırakın başka insanlar size saygı duysun, eğer değerleriniz varsa, hayatın içinde yerini bulsun. sürekli kendinizi acındırıp, insanların vicdanlarının gözüne sokmaya çalışmanın kişisel tatmin derecesi geçici sıfırdır.
başka yaşamlarla nasıl oynamayız?  diğer insanların yaşamını zedelerken, kendimizi sokakta kalmış kedi yavrusu moduna sokup nasıl haklı çıkmak için debeleniriz? 
yaş ilerledikçe insanın olgunlaşması ve karakterinde artık el insaf çizgisinde bir nokta bırakmamış olması gerekir.
kendi yaptığınız seçimler, başkalarına miyavlamanızı kesinlikle ortadan kaldırır.
seçmiş ve yolunuzu çizmişsinizdir. artık bunun üzerinden acıklı türk filmi çevirmenin bir anlamı yoktur.
kiiii karşınızdaki insanlarında bu konuda karnı toktur.
malum tok ağırlamak da zordur.
hele de son derece yağlı, ağdalı bir menü sunmaktaysanız.
ay nedense bu ara aklım hep menüde. örnek de ordan çıktı sanırım.
gelelim en önemli noktaya YALAN ...
yalanlarınızla bir hayatı zedelemişseniz, yoğurdu sütü dondurmayı hatta buzluğu üfleyerek hayatınıza almanız gerekir. 
başka yalanlarla, hatta başka ucuz yaranmalarla tekrar kendinizi denemeye kalkmanız anlamsızdır.
karşıdaki çoktan nasırlaşmış. bırakın acımayı, anlayış zırhını bile kuşanmayacak kadar umursamaz durumdadır.
kıssadan hisse; her kendine acıyan ve acındıran haklı değildir.
20'li yaşlarında yalan söyleyen, başka yaşamlarla oynayan bir insan artık 50 lerdeyse  kendine bir çüş demelidir....


sevgiyle, ayla
9.şubat.2012